- Bu çalışmada, 18. yüzyılın en dikkat çekici düşünürlerinden Emanuel
Swedenborg'un olağanüstü yaşam öyküsü ve radikal teolojik görüşleri
ele alınmaktadır. Eser, Hristiyanlık tarihinde çok az bilinen bir
perspektifi gün ışığına çıkarmayı amaçlamaktadır. İsveçli bilim insanı ve
mistik düşünür Swedenborg'un, döneminin yerleşik Hristiyan
dogmalarına, özellikle de teslis inancına yönelik cesur eleştirilerinin
derinlemesine incelendiği bu kitap, okuyucuları farklı bir entelektüel
yolculuğa davet etmektedir.
Araştırma sürecinde ortaya çıkan bulgular göstermektedir ki bilim
insa nı kimliğiyle başladığı kariyerinde madencilikten anatomi
çalışmalarına, matematik ve fiziğe kadar pek çok alanda önemli katkılar
sunan Swedenborg'un elli altı yaşında yaşadığı ruhani uyanış sonrası
deneyimlediği dönüşüm, gerçekten de dikkat çekicidir. Bu eserde, onun
geleneksel Hristiyanlık yorumlarına meydan okuyan görüşleri ve
özellikle teslis doktrinine getirdiği eleştiriler güncel bir anlayışla
değerlendirilmektedir.
Kitapta sunulan çerçeve, Swedenborg'un ruhani deneyimlerinden
bilimsel çalışmalarına, teolojik yorumlarından felsefi görüşlerine kadar
uzanan geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Onun tek tanrı anlayışı ve İsa
Mesih'e bakışı, özellikle günümüz Hristiyan teolojisindeki tartışmalara
yeni bir perspektif kazandıracak niteliktedir. Buna ilaveten, çalışmanın
hedef kitlesi sadece teologlar ve din tarihçileri değil hakikat
arayışındaki tüm okuyuculardır. Eserde ayrıca, Swedenborg'un Tanrı
anlayışı, melekler hakkındaki görüşleri, insanın ruhani tekamülü ve
evrenin manevi boyutlarına dair özgün fikirleri detaylıca
incelenmektedir. Döneminin Kilise kurumuna yönelttiği eleştiriler ve
önerdiği reformlar da titizlikle ele alınmaktadır. Bu akademik çalışma,
Hristiyanlığın ana akım yorumlarının ötesinde, alternatif bir teolojik
bakış açısının varlığını ortaya koymakta ve okuyucuları dini düşüncenin
sınırlarını sorgulamaya teşvik etmektedir. Swedenborg'un
düşüncelerinin sadece Hristiyan teolojisine değil, diğer dinlere mensup
bireyler arasında iletişim ve manevi arayış konularına da yeni bir soluk
getirdiği ifade edilebilir.